Şirk nedir ve onu nasıl bilebiliriz ki ondan sakınabilelim?
Zira biz onu tam bir bilgiyle bilmeyecek olursak, onu işlememiz her an ihtimal dahilindedir. O halde onu bilmemiz üzerimize farzdır. Ta ki onu işlemeyelim ve amellerimiz boşa gitmesin. Böylece Allah-u Teâlâ’ya mü’min ve Müslümanlar olarak kavuşabilelim.
Şirk: Allah-u Teâlâ’nın Kur’an ve sünnette bildirdiği ibadetlerden birisini Allah-u Teâlâ’dan başkasına veya Allah-u Teâlâ ile birlikte bir başkasına yöneltmektir.
Muhakkak ki Allah-u Teâlâ şirki, kitabında ve nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ’in sünnetinde çok net ve açık bir şekilde açıklamış, o konuda cehaletin hiç bir çeşidine izin vermemiş ve Allah-u Teâlâ’nın kitabının ve nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ’in sünnetinin kendisine ulaştığı kimse için onu bilmemeyi mazeret saymamıştır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Onların çoğu ortak koşmadan Allah’a inanmazlar.”(Yusuf: 106)
Allah-u Teâlâ bu ayette kendisine şirk katılan imanı kabul etmeyeceğini ve insanların çoğunun imanlarına şirk çeşitlerinden bir tanesinin karıştığını bildiriyor. Bununla birlikte bu konuda o kimseler için bir mazeret söz konusu değildir.
Zira müşriklerin çoğunlukta olması şirk işlemeyi mazeretli kılmaz veya onu affettirmez.
Her kim imanına, tevhidi bozan şirk çeşitlerinden bir tanesini karıştırırsa işte o kimse müşrik olmuştur. O kimse iman ve İslam iddiasında bulunsa bile mü’min ve Müslüman değildir. Zira Allah-u Teâlâ ancak büyük şirk çeşitlerinin her birinden tam olarak arınmış dini kabul eder.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Muhsin (muvahhid) olarak Allah’a itaate yönelen kimse, muhakkak sapasağlam bir kulpa sarılmıştır. Bütün işlerin sonu Allah’a döner.”
(Lokman: 22)
Ayette geçen ( مُحْسِنٌ ) “muhsin olarak” sözünün manası; şirkten arınmak, küçük olsun, büyük olsun ibadetlerden herhangi birisini Allah-u Teâlâ’dan başkasına veya Allah-u Teâlâ ile birlikte bir başkasına yöneltmemektir.